Fresh



Yönetmen: Mimi Cave
Yapım Yılı: 2022
Tür: Gerilim
Süre: 114 dakika
IMDb: 6,7
Oyuncular: Daisy Edgar-Jones (Noa), Sebastian Stan (Steve), Jojo T. Gibbs (Mollie)





Of! Sadece of diyorum! Hoş geldin yeni travma bebek.

Dating işlerinde pek başarılı olamayan Noa isimli genç hanımın bir grocery store'da Steve isimli bir beyefendiyle tanışıyor ve olanlar oluyor!

Tanıştığı beyefendiden hemen hoşlanmaya başlayan, kanma kızım o güzel gülüşlere kanma diye bağırıp çağırsam da kanan kızımız Steve’in teklifiyle bir hafta sonu tatiline çıkmayı kabul ediyor. Tabii filmdeki favori karakterim olan en yakın arkadaşı Mollie bu durumdan kıllansa da pek ses etmiyor ve kızcağız gününü gün etsin diyor.



Gel gelelim Steve ve Noa trafik yoğunluğundan dolayı geceyi Steve’in evinde geçirmeye karar veriyorlar ve ıssız bir dağ evine gidiyorlar. Gider gitmez de bu haysiyetsiz şerefsiz kızın içeceğine ilaç atıp bayıltıyor kızı. Güzelim kız gözünü bir açıyor, bir bakıyor bir odanın içinde kelepçeli!



Meğer bu Steve cannibalmış, üstüne bir de hanımları kandırıp erlerini keserek kendi gibi manyaklara satıyormuş!




Filmdeki ilk yükselme noktası burası oldu. Bu noktadan sonra film biraz yavaş, ufaktan da sıkıcı ilerlese de işin içine Mollie hanım girince yine bir heyecan bastı beni.

Şimdi bu Nollie ve Noa’nın bir alışkanlığı var, biri seni seviyorum deyince diğeri ben daha çok seviyorum diyor. Noa’nın telefonundan mesaj atan Steve, Mollie’nin seni seviyorum mesajına sadece kalp atınca da Mollie anlıyor bir terslik olduğunu, sonra da ne yapıp edip buluyor bu Steve’i. Bulduğu gibi de hemen evine gidiyor.



İşte ikinci patlama noktası burası. Mollie, Noa’nın telefonunu aradığında ve telefon Steve’in üstünde olunca tam ben “Bu kadar salak değilsindir herhalde...” derken gerçekten o kadar da salak olmadığı ortaya çıkıyor. Meğer bunun hanımı da bu işin içindeymiş ya!

Bu noktada, birkaç sahne önce Noa’nın okuduğu dergiye not bırakan kişinin bu hanım olduğunu düşünsem ve hatta emin olsam da filmin sonunda biraz şüpheye düşmedim değil. Neyse devam edelim.

Bu Steve denen kıl kuyruk Mollie’yi de alıp mekana götürüyor. O sırada Noa Steve’in ona olan zaafını kullanıp sıyrılma peşinde ve gayet de iyi yürütüyor planını. Derken Mollie’nin telefonunu görünce işler değişiyor ve Steve ile sevişme ayağına çükünü ısırıyor ve kaçıyor. Evet, çükünü ısırıyor. Hem de nasıl ısırma.

İşte üçüncü patlama noktası da burası. Hemen koşup Mollie’yi ve oradaki diğer kızı da kurtarıyor derken Steve gelmesin mi... Geliyor!

İşte dedim o anda, bitti, bunlar bundan sonra kaçamaz, ancak hiç öyle olmadı. Bu Steve’i bir dövdüler, bir dövdüler aklınız durur! Hacıyatmaza döndü herif.

Yediği dayak yetmemiş olacak ki yine kızların peşinden geldi ve benim aslanlarım yine bunu tokat manyağı yapıp en sonunda kafasına bir kurşunla işini bitirdi.



Ondan sonra gelen Steve’in hanımı beyinin ölümünü oldukça sakin karşıladıktan sonra niye kıza saldırdı anlamasam da onu da Allah’ına kavuşturdu ve en nihayetinde kurtuldular. Helal olsun.

Bir kere Sebastian’a psikopat rolü çok yakışmış, aşk tanem bal böceğim müthiş bir performans sergilemiş. Aynı şekilde daisy hanım da pek güzel oynamış başından sonuna kadar.



Film böyle aman aman mükemmellikte bir film değil ancak müthiş keyifli ve heyecanlı olduğunu söyleyebilirim. 

Benim filme puanım, 8/10.

Yorum Gönder